Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi




İletişim: 0 530 313 24 68
Hafta içi 10:00 - 16:00
profdrsyucel@gmail.com

Prostat Kanseri miyim?

40 yaşın üzerindeki tüm erkeklerin korkulu rüyası prostat kanseri olup olmadıklarıdır. Bilinmesi gereken en önemli nokta prostat kanserinin ilk safhalarının tamamen belirti vermeden gelişmesidir. Dolayısıyla prostat kanseri araştırması için bazı erkekler 40 yaşından sonra ama tüm erkekler de 50 yaşından sonra kanda PSA testi yaptırarak tarama testine girmelidir.

Kanda PSA tarama testine 40 yaşından itibaren girmesi gereken hastalar şunlardır:

  1. Afrika kökenli olmak
  2. Kan bağı akrabalığı olan kişide prostat kanseri olmak
  3. Kan bağı akrabalığı olan kişide meme kanseri olmak (özellikle BRCA1 veya BRCA2 gen mutasyonu)
  4. Obezite problemi olmak

Hangi Yakınmaları Olanlar Prostat Kanseri Araştırmasına Girmelidir?

Prostat yaş ile büyüyen bir organdır. Ancak prostatın büyümesi prostat kanseri için bir zemin teşkil etmez. Ancak prostatın büyümesinin kanser kaynaklı olup olmadığının tespiti gereklidir. Dolayısı ile prostat büyümesi yakınmaları olan tüm hastalar araştırmayı hak ederler.

Prostat büyümesi yakınmaları şunlardır:

  1. Zor işeme
  2. İdrarın akım hızında azalma
  3. Gece idrara çıkma
  4. Sık ve az miktarda işeme
  5. İdrarın tam bitmediğinin hissedilmesi

Bunların haricinde bazı genel yakınmalarda araştırılmalıdır:

  1. Menide kan olması
  2. Prostat bölgesinde huzursuzluk hissetme
  3. Kemik ağrıları
  4. Ereksiyonda azalma veya zorlanma

Prostat Kanseri Araştırmasında Yapılabilecek Tetkikler

Her hastalığın araştırılmasında ana öğe fizik muayenedir. Bunun dışında yapılabilecek tüm tetkikler teknolojinin ilerlemesi ile daha da artmaktadır. Prostat kanseri yüksek oranda doğrulukla şüphelenebilecek ve erken tanısı konabilecek bir hastalıktır.

Parmak ile Prostat Muayenesi:
Prostatın parmak ile boyutunun, kıvamının ve kabuğunun pürüzsüzlüğün kontrol edildiği en önemli testtir.

Kanda PSA testi:
PSA prostat tarafından salgılanan ve kanda serbest ve total isimli iki farklı formda tespit edilebilen çok önemli bir testtir. Yaşa ve çeşitli durumlara göre üst limiti değiştiği için mutlaka üroloji hekimi tarafından yorumlanması gereken bir testtir. Örneğin 40 yaşındaki bir bireyde üst limit 2.5 olarak düşünülürken 60 yaşındaki birisinde bu limit 4.0 kadar yükseltilebilir. Ya da PSA sı 1 olan birisinin 1 sene sonraki PSA sı birden 3 e çıkarsa her ne kadar limit 4 olsa bile prostat kanseri açısından araştırılmayı hak edebilir. Yine çok büyük bir prostatın PSA değeri 4 olması ile küçük bir prostatın değerinin 4 olması arasında prostat kanseri şüphesi açısından fark vardır. PSA değeri kanser harici durumlarda da yüksek çıkabilir.

PSA nın Prostat Kanseri Haricinde Yüksek Çıkabileceği Durumlar Şunlardır:

  1. Prostat iltihapları veya Enfeksiyonları (Prostatit)
  2. İdrar sondası takılıp çıkarılması
  3. Sistoskopi yapılması
  4. Parmak ile sert şekilde prostat muayenesi yapılması
  5. Bisiklet gibi sele benzeri bir oturakta uzun süre oturulması
  6. Şiddetli kabızlık
  7. Kan vermeden önceki gün meni boşalması

PSA Testi Yüksek veya Prostat Muayenesi Anormal ise Hangi Testler Yapılmalıdır?

Hastadan hastaya yapılabilecek testler çok fark etmektedir. Ancak genellikle öncelikle yardımcı görüntüleme tetkikleri yapılarak prostatın genel durumu kontrol edilmelidir.

Transrektal Ultrasonografi
Ultrason sayesinde kalem benzeri bir aletin rektuma muayene eder şekilde yerleştirilmesi ile yapılan bir görüntüleme metodudur. Prostat büyüklüğü ve şüpheli alanlar göstermesi açısından çok önemli bir testtir. Ancak işlemin biraz rahatsızlık vermesi nedeniyle genellikle prostat biyopsisi alınması ile beraber yapılması kabul görür.

Multiparametrik Prostat MR (emar) veya Manyetik Rezonans Görüntüleme
Son 5 yılda çok ciddi bir ilerleme göstermiş olan oldukça hassas bir görüntüleme işlemidir. Damardan verilen bir ilaç sonrasında prostat dokusundaki değişiklikleri ayrıntılı olarak saptayıp bunları risk grubuna göre 1-5 arasında sıralayabilen bir görüntüleme tekniğidir. Avantajı parmak veya ultrason ile bile saptanamayan küçük boyutlu şüpheli alanları gösterebilmesi ayrıca parmak veya ultrason ile şüpheli olan alanların da ne derecede saldırgan bir tümöre sahip olabileceği hakkında bilgi vermesidir.

Doktorum Prostatımda Şüpheli Alanların Olduğunu Söylerse Ne Yapılmalı?

Eğer PSA değeri beklenenden yüksek veya muayenede prostatta anormallik bulundu veya transrektal ultrasonda prostatta şüpheli alanlar görüldü veya prostat MR’ında PIRADS 3, 4 veya 5 risk grubunda olan alanlar saptandı ise artık prostattan doku örneği alma zamanı gelmiş demektir. Prostattan doku örneği alınmasına prostat biyopsisi alınması adı verilir. Prostat biyopsisinden elde edilen dokular patoloji laboratuvarlarında incelenip hücre yapısında kanser olup olmadığı ve eğer kanser var ise bunun ne derecede saldırgan olup olmadığını raporlar.

Prostat Biyopsisi Nasıl Alınır?

Prostattan parça ya makattan ya da bacak arasından ciltten geçerek alınmaktadır. Prostatın biyopsi alınması esnasında görülerek her alandan yeterli parça alındığından emin olunması için her zaman transrektal ultrasonografi eşliğinde yapılması gereklidir. Parçaların şüphe duyulan alanlardan özellikle alınması dışında normal gözüken alanlardan da düzenli olarak parça alınarak eşlik eden sessiz kanser odaklarının da araştırılması şarttır.

Transrektal Ultrasonografi Eşliğinde Prostat Biyopsisi
Hastada elle hissedilebilen ya da ultrasonografi esnasında şüpheli alanların görüldüğü ya da sadece PSA yüksekliği olan hastalarda uzun yıllardır yapılagelen standart prostat biyopsisidir.

MR Füzyon (Akıllı) (Hedefe Yönelik) Prostat Biyopsisi
Multiparametrik prostat MR görüntülemesi yapılmış ve bu görüntülemede yüksek risk grubunda olan alanlar saptanmış olan hastalarda özellikle MR ile görülebilen alanlardan hedef alınarak yapılan bir prostat biyopsisi yöntemidir. MR ile elde edilen görüntüler transrektal ultrasonografi ile elde edilen görüntüler ile bilgisayarda üst üste konulup birebir eşlenerek MR daki şüpheli alanlardan ultrason sayesinde biyopsi alınması sağlanır. MR füzyon biyopsisi sırasında normal gözüken alanlardan da standart prostat biyopsisinde olduğu gibi biyopsiler alınmalıdır.

Prostat Biyopsisi Alınmasının Riskleri Var mıdır?

Prostat biyopsisi vücudumuza girişimsel bir işlem olduğu için elbette komplikasyon adı verdiğimiz istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bunların en sık olanları ve korunma yöntemleri şunlardır:

İdrar yolundan, makattan ve prostattan kanama:
İşlem öncesi kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar kesilmeli ve doktor özellikle uyarılmalıdır

İdrar yolu ve Prostat enfeksiyonu:
İşlem öncesi idrarın mikropsuz olduğundan mutlaka idrar kültürü ile emin olunmalıdır. İşlemden önce koruyucu antibiyotikler yapılmalıdır. Makatta dışık olmaması için işlemden önce basit lavmanlar yapılmalı ve 1-2 gün hafif sıvı ağırlıklı gıdalar alınmalıdır. İşlem sonrası 48 saat içinde 38 derece ve üzerindeki ateşler çok dikkate alınmalı ve acil hastane başvurusu yapılmalıdır. Zamanında tedavisi uygun şekilde yapılmayan prostat iltihaplarının ölümle sonuçlanma ihtimali oldukça yüksektir.

İdrara çıkamama:
Özellikle zaten işemesi oldukça zor olan hastalarda ya da idrar torbasında yüksek miktarda bakiye idrar kalan hastalarda işlem öncesi ve/veya sonrası idrar sondası konulması gerekebilir. Biyopsi alınmasına bağlı olarak prostattaki şişme ve kanama idrar yapmasını daha da zorlaştırıp tamamen idrar yapamama ve tıkanma olabilir.

Uzun Süreli Meniden ve İdrardan Kan Gelmesi:
Prostat biyopsisi sonrası idrarında başında, sonunda ve meniden kan gelmesi normaldir. Özellikle meniden kan gelme durumunu azaltmak için biyopsiden sonra ortalama 3-5 gün ilişkiden ve kaçınma önerilmektedir. Ancak nadir de olsa bu kanamaların 1 ay kadar sürebildiği bilinmelidir.

Prostat Biyopsisinin Alınması Kesin Olarak Prostat Kanseri Olup Olmadığını Gösterir mi?

Prostattan biyopsi alınması ile elde edilen parçalarda eğer patoloji prostat kanseri olduğunu söylüyor ise tekrar biyopsi alınmasına gerek yoktur çünkü tanı kesindir. Sadece prostat kanseri patolojik görünümü ile prostatın iltihapları karıştırılabilir. Bu nedenle özellikle Gleason skoru düşük olan (Toplamı 6’nın altında) hücre tiplerinin biyopsi tekrarı yapılmadan tekrar patolojik incelemeye alınması önerilir.
Diğer yandan henüz kanserleşme yapmamış ancak ciddi anormallik gösteren hücrelerin (ASAP hücreleri) çevresinde biyopsi iğnesinin denk gelmediği kanserli alanların olduğu düşüncesi geçerlidir. Bu hastalarda bir süre sonra özellikle şüpheli alanlardan daha fazla sayıda biyopsi alınması gereklidir.Bu tip prostat biyopsilerine Saturasyon Prostat Biyopsisi adı verilir.

Biyopsisinde prostat kanseri saptanmamış olan hastaların yakın takipleri çok önemlidir. Özellikle seri olarak yapılacak muayene, PSA ve multiparametrik prostat MR’larının gelecekteki oluşacak prostat kanserlerini tanıyabilmesi mümkündür.

Yüksek risk grubunda olan hastaların daha başka prostat biyopsilerine ihtiyaç duyması oldukça mümkündür.