Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi




İletişim: 0 530 313 24 68
Hafta içi 10:00 - 16:00
profdrsyucel@gmail.com

Prostat Kanseri

Prostat Kanseri Nedir?

Bir organ veya dokuya ait hücrelerin kontrolsüz ve yapısal bozukluklarıyla beraber çoğalmasına kanserleşme denir. Bu kontrolsüz hücresel çoğalma organda anatomik şekilde bozulmaya ve büyümeye yol açan kitle yani tümörü oluşturur. Habis (kötü cins) tümörler, organizmanın normal büyüme kontrolünün dışına çıkarlar. Kontrolsüz şekilde ve anarşik bir düzen içindeki hücreler durdurulamayacak şekilde çoğalırlar. Etraftaki dokulara nüfuz edip onların içine doğru büyüyerek onların fonksiyonlarına da etkiledikleri gibi kan yollarına ve lenf damarlarına girebilirler, kan akımıyla ve lenf akımıyla diğer vücut organlarına ulaşabilirler. Bu sayede başka organlara da yerleşebilirler ve orada çoğalabilirler – bu suretle kardeş tümörler (metastaz) oluşur.

prostat kanseri

Kanser oluşumunun nedeni vücut hücrelerinin genetik yapısındaki değişimdir. Bu yapı değişimi hücrenin gelişme, çoğalma ve programlı ölme sistematiğinde sapmalara yol açmaktadır. Zamanı geldiğinde ölmeyen hücreler, kontrolsüz çoğalma özelliği kazanan hücreler halini almaktadır.

Bir hücrenin kanser hücresine dönüşebilmesi içi, birçok iç ve dış faktörün bir araya gelmesi gerekir:

  • Yaş,
  • Sigara dumanı,
  • Ultraviyole (mor ötesi) güneş ışınları,
  • Radyoaktif ışınlar,
  • Gıda maddeleriüzerindeki bazı küf mantarları,
  • Yanlış beslenme,
  • Bazı virüs enfeksiyonları,
  • Bazı kimyasal maddeler

genel olarak kanser oluşmasına katkıda bulunan dış etkenler olmalarına rağmen tek başına sorumlu tutulamazlar.

Prostat içerisindeki hücrelerin de bu faktörler ile ya da bunun haricindeki şu an bilmediğimiz başka faktörler sayesinde normalden sapması ile prostat kanseri oluşur.

Prostat Kanseri görülme sıklığı:

A.B.D.’de 2010 senesinde 217.730 yeni teşhis vakasıyla prostat kanseri erkeklerde akciğer kanserinden sonra en çok teşhis edilen habis tümör türüdür.

Prostat kanseri genelde 50 yaş sonrası erkeklerin hastalığıdır.

Kendilerinde prostat kanseri teşhisi konulan erkeklerin %90 dan fazlası, teşhis konulurken 60 yaşından daha yaşlıdırlar. Nüfusun ortalama yaşının artmasıyla ülkemizde de prostat kanserinin sıklığı gitgide artmaktadır. Yaşları 70 üzerinde olan erkeklerin %30 unda gizli prostat kanseri mevcuttur. Bu tümörlerin sadece bir bölümü herhangi bir zamanda daha hızlı büyümeye başlarlar ve tedavi edilmesi gereken tehlikeli bir hastalığa dönüşür.

Prostat Kanseri Nedenleri

Hastalığın nedenleri şu ana kadar kesin olarak ortaya konulamamıştır. Ancak prostat kanserinde ortaya konulan 3 tane kesin risk faktörü vardır:

  • Yaş (yaş ilerledikçe görülme riski artar)
  • Genetik(ailesinde, özellikle birinci derece akrabasında prostat kanseri olanlarda risk daha yüksektir)
  • Irk (Amerika’daki siyah ırkta oldukça yüksektir)

Prostat kanseri hastalığı, Afrikalı erkeklerde beyaz tenli veya Asyalı erkeklerdekinden daha sık görülmektedir. Avrupa`da ve Kuzey Amerika’da bu hastalık nispeten sık görülmektedir, Doğu Asya’da ise az sıklıkta rastlanmaktadır. Bu nedenle, yaşam tarzı ve hayat şartlarının hastalanma riskine etki edebildiği düşünülmektedir. Bol yağlı ve az fibrinli beslenme prostat kanserinin oluşmasını muhtemelen kolaylaştırmaktadır.

Ağır metal Kadmiyum maddesinin bulunduğu işyerlerinde, örneğin lastik endüstrisinde çalışan erkeklerde, daha yüksek bir risk mevcut olabilir

Prostat kanseri hastalarının yakın akrabaları bu hastalığa daha sık yakalanmaktadırlar. Buna göre, genetik faktörler ve irsi bir yatkınlık hastalığa yakalamada önemli bir rol oynamaktadır. Kısa bir süre önce Kromozom 1 üzerinde, ailede prostat kanseri sıklığı unsuru ile bir bağlantısı olan bir gen (HPC-1) tespit edildi. Özellikle daha genç yaşlarda prostat kanserine tutulan hastalarda ve aynı aile içinde 3 veya daha yüksek sayıda prostat kanseri tespit edilen ailelerde bu gen, hastalığın gelişiminde önemli bir rol oynuyor gibi görünmekte.

Erkek cinsel hormonu olan ve testislerden (yumurtalıklardan) salgılanan Testosteron, prostatın fonksiyonu için gereklidir. Ama prostat kanseri hücrelerinin büyümesine de yardım etmektedir. Testislerin yeterli fonksiyonu olmadan prostat kanseri oluşmamaktadır.

Prostat Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Çok sayıda kanser türünde olduğu gibi prostat kanserinin de tipik erken belirtileri yoktur.

Prostat kanserinin başlangıç aşamasında hasta ilk önce herhangi bir şey fark etmez. Bu hastalık ancak nispeten geç bir zamanda ve ileri yaşlarda rahatsızlıklara yol açar. İdrar yaparken zorluklar ve idrar torbasını boşaltmada rahatsızlıklar gibi, prostatın habis olmayan iyi cins büyümesi (prostat hipertrofisi) hallerinde sık sık rastlanan belirtiler, kanserde ancak ilerlemiş dönemde ortaya çıkar ve hastanın hastalıktan tamamen kurtulma olanağı mümkün olmayabilir. Habis tümör sıklıkla prostat bezinin dış kesimlerinde oluşur ve ancak tümör oldukça büyüdükten sonra idrar borusunu daraltarak belirtilere yol açar.

Bölgesel ağrılar ve idrara veya meniye kan karışması halleri de ilerlemiş safhada tespit edilebilirler. Bu belirtiler, genellikle tümörün artık prostatın yanındaki diğer dokulara sıçradığının belirtisidir.

Siyatik ağrıları ve kemik ağrıları kalça kemiklerinde, bel kemiğinin alt kesimlerinde veya iskeletin diğer kesimlerinde oluşan kardeş tümörlerden (metastaz) kaynaklanabilir. Çünkü ilerlemiş safhadaki prostat kanserlerinin %60 kadarı kemiklerde metastaz oluşturur. Bunlar bazı hallerde tümörün sebep olduğu ilk ağrılardır.

Prostat Kanseri Nasıl Erken Teşhis Edilebilir?

Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse, o kadar iyi tedavi edilebilir. Teşhis anında kanser sadece prostatta sınırlı ise, kanser hastalığından tamamen iyileşme şansı çok yüksektir. Bu nedenle hiçbir işeme şikayeti olmasa bile erkeklerin 50 yaşından itibaren yılda bir kez prostat kanseri değerlendirmesi açısından doktora başvurması önerilmektedir. Amaç hastalığın prostatın içinde sınırlı iken, yani hiçbir klinik belirtisinin olmadığı dönemde tespit edilmesidir.

Bu aşamada 2 basit ve az ağrı verici muayene metodu vardır:

  • Prostat muayenesi,
  • Kanda PSA ölçümü

psa

PSA (Prostat Spesifik Antijen) prostat kanserine özel bir madde değildir. PSA maddesi prostatın salgı bezlerinden salgılanır ve kanda da belirli bir seviyede bulunur. PSA’nın düşük olması o kişide kesin olarak prostat kanseri olmadığını göstermeyeceği gibi, yüksek olması da kesin bir şekilde kanser varlığının habercisi değildir. Ancak PSA değeri prostat kanseri konusunda bize parmakla prostat muayenesini birlikte hastayı değerlendirmemizi ve prostat kanseri olasılığını göstermesi açısından önemlidir.

psa testi

PSA değerinde sınır 4 ng/ml olarak düşünülse bile, günümüzde birçok merkezde 2.5 ng/ml değerinin üstünde dikkatli davranılarak, alt değerlendirmeler ile prostat biyopsisi önerilebilmektedir. Bu alt değerlendirmeler toplam PSA ile kandaki serbest PSA’nın oranlarının değerlendirilmesi, PSA’daki aylar içindeki artış hızı gibi değerlendirmelerdir.

PSA sadece kanserli durumda değil, iyi huylu prostat büyümesinde de kanda yükselebilir. Ayrıca,

  • Prostat üzerinde tahrişe yol açabilen prostat iltihabı,
  • İdrar yolu enfeksiyonu,
  • Prostat taşı,
  • İdrar yolundan sonda takılması

da kanda PSA yükselmesine neden olabilir.

Parmakla muayenede, son bağırsaktan (rektum) prostat bezi kolayca hissedilebilir ve yüzeydeki küçük düzensizlikler bile bu suretle fark edilebilir. Özelikle sert alanların parmakla hissedilmesi kanser şüphesi anlamındadır. Habis kötü cins tümörler genellikle organın bu yüzeyinde oluştuğundan, bu parmakla rektal prostat muayene metoduyla, en azından yüzeysel oluşan kanserlerin erken teşhisi, fazla ağrı verici olmayan bir şekilde mümkündür.

Şayet doktorunuz parmakla rektal prostat muayenesinde bir sert alan varlığı tespit ederse PSA ne olursa olsun prostattan iğne biyopsisi önerecektir. Ayrıca prostat muayenesinde bir şüphe olmasa bile PSA test neticesi anormal ise yine prostattan iğne ile doku biyopsisinin alınması gerekli görülecektir.

Prostat İğne Biyopsisi nedir? Nasıl yapılır?

Biyopsi öncesinde ve sonrasında dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Akıllı Prostat Biyopsisi Nedir?

Prostat iğne biyopsisi, parmakla muayenede olduğu gibi, rektuma yerleştirilen bir ultrasonografi alıcısı yardımıyla elde edilen prostat görüntüsü rehberliğinde alınmaktadır. Biyopsi örnekleri bir iğne yardımı ile alınır. Bunun öncesine prostat etrafına yapılacak lokal (mevzi) anestezi ile işlem sırasında ağrı olmamaktadır.

Prostat bezinin ultrasonografi görüntüsü altında, prostatın her iki kanadından 4 ya da gerekli görüldüğü takdirde 5 adet yani toplam 10 ya da 14 adet iğne ile biyopsi örneği alınır. Ayrıca ultrasonografik görüntü altında görülen şüpheli bölgelerden de ayrıca numune alınabilir.

İlk prostat biyopsisinde kanser yakalanmayan ama PSA’ları giderek yükselen hasta grubunda prostat multiparametrik MR görüntüleme yapılıp bu görüntüde şüpheli alanlar tespit edilebilir. Şüpheli alanlar makattan yapılan ultrason görüntüleri ile eşleştirilip biyopsiler sadece bu şüpheli alanlardan yapılır. Bu işleme akıllı prostat biyopsisi veya füzyon biyopsi adı verilir.

Prostat kanseri riskine yönelik yapılan değerlendirmelerin başında kanda PSA ölçümü ve parmakla prostat muayenesi gelmektedir. PSA değeri yüksek ve/veya muayenede prostatta şüpheli sertlik (nodül) varlığında, prostat kanseri teşhisi için TRUS (transrektal ultrason) kılavuzluğunda prostat biyopsisi en sık kullanılan yöntemdir.

Sadece PSA yüksekliğinin prostat kanseri teşhisindeki duyarlılık ve özgüllüğü sınırlı kalabilmektedir. Bunu arttırmaya yönelik, serbest/total PSA yani % serbest PSA, yaşa spesifik PSA, PSA artış hızı (PSA velositesi), PSA yoğunluğu ya da PSA transisyonelzon yoğunluğu, PHI skor (prostat sağlık indeksi skoru) gibi bazı PSA alt formlarının değerlendirilmesi önerilir.

Ancak yine de prostat kanserinin varlığının değerlendirmesinde özellikle prostatın ön yüzeyinde lokalize olmuş ve prostatın arka yüzeyinden 2-3 cm önde olması nedeniyle gözden kaçabilecek kanser dokularının teşhis edilemeyebilir.  Bu nedenle multiparametrik MR ve transrektal ultrasonun eş zamanlı kullanıldığı akıllı prostat biyopsisi oldukça etkindir.

PI-RADS  yani açık ifadesi ile “ProstateImagingReportingand Data System” MRI ile prostatın elde edilen multiparametrik incelenmesi ile elde edilen bir skor sistemidir. Yapılan yüksek PIRADS değeri olan bölgelerden özellikle hedeflenmiş prostat biyopsisi alınması prostat kanseri tanıma şansını arttırmaktadır.

Yüksek PIRADS’lı alanlardan biyopsi alınması;

  1. Gleason Skorunda 4 ve üzeri değer olan ve 0.5 cc’den büyük ana tümör hacmi olan prostat kanserinin erken ve doğru şekilde teşhis edilebilmesi
  2. Gereksiz biyopsi uygulanan iyi huylu prostat büyümesine sahip hasta sayısını ve aşırı tedavi uygulanan sessiz prostat kanseri sayısını azaltmak

konusunda oldukça ümit vericidir.

PI-RADS v2 Skor:

PI-RADS 1: Çok düşük, yani klinik anlamlı kanser olma ihtimali oldukça düşük ihtimaldedir.

PI-RADS 2: Düşük, yani klinik anlamlı prostat kanseri olma ihtimali düşüktür

PI-RADS 3: Orta, yani klinik anlamlı prostat kanseri olma ya da olmama ihtimali hemen hemen eşittir.

PI-RADS 4: Yüksek, yani klinik anlamlı prostat kanseri olma ihtimali yüksektir.

PI-RADS 5: Çok yüksek, yani klinik anlamlı prostat kanseri olma ihtimali çok yüksektir.

PI-RADS v1’in klinik anlamlı prostat kanserini yakalamadaki duyarlılığı %96, özgüllüğü %35, negatif öngörü değeri %92, pozitif öngörü değeri ise %52 olarak rapor edilmiştir.

Yukarıda da belirtildiği gibi iğne ile prostat doku örneklemesi (biyopsisi) prostat etrafına yapılan lokal anestezi altında yapılır. Ancak konfor açısından birçok hastaya hafif bir genel anestezi önerilir.

Biyopsi yapılma tarihinden en az 8-10 gün öncesinden hiçbir şekilde aspirin ve türevi kanın pıhtılaşmasını uzatan (kanı sulandıran) ilaçlar alınmamalıdır. Biyopsi öncesinde mutlaka idrar örneği alınarak idrarda ve idrar yollarında enfeksiyon olmadığının ortaya konulması gereklidir. Enfeksiyon varken alınan biyopsilerden sonra yüksek ateş, idrar yapmada zorlanma ve hatta idrar yapamama, sepsis gelişmesi riskine sahip akut prostat iltihaplanması olabilir.

İdrar tahlilinde enfeksiyon olmasa bile biyopsi öncesinde hastaya antibiyotik başlanması (biyopsiden bir gün önce başlayıp, 3 gün süren) önerilmektedir. Biyopsi sabahı mutlaka basak temizliği için, doktorunuz tarafından size reçete ediliş lavman ile bu temizliğin sağlanması gereklidir. Prostat iğne biyopsisi için hastanede yatmak gerekli değildir. Biyopsi işlemi yaklaşık 15-20 dakika sürmektedir. Numune alınmasından sonra idrarda, menide ve dışkıda kanama olabilir.  Antibiyotik önlemine rağmen dahi, biyopsi sonrasında yüksek ateşlenme, titreme ve idrar yapmada zorlukla seyreden akut prostat iltihaplanması görülebilir. Bu durumda da mutlaka doktorunuzla irtibata geçmeniz gerekmektedir.

Prostat Kanserinde Hangi Testler Yapılmalıdır?

Prostat biyopsisinde elde edilen patolojik prostat kanseri teşhisi sonucunda kaç odakta ve kadar yer tutan
kanserin bildirilmesinin dışında ne kadar saldırgan hücre yapısına sahip olduğunu belirten Gleason skoru da önemlidir.

Gleason Skor Nedir?

Biyopside kanser teşhis edildikten sonra, biyopsi örneklerindeki kanser hücrelerinin üreme ve yayılım hızı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan kanser hücrelerinin değişim derecelerine bakılır. Bu derecelendirme Gleason Skorlama olarak isimlendirilir. Hücrelerdeki farklılaşma özelliklerine göre 1’den 5’e kadar aralıkta hücrelerin en sık görülen iki farklılık derecesi tespit edilir. Klinikte en sık karşılaşılan kanser hücre farklılaşma derecesi 3 dür. Kanser içinde en sıklıkla tespit edilen iki değerin toplamı skoru verir. Gleason Skor 2 ile 10 arasında değişen bir skordur. “2” yavaş ilerleme potansiyeline sahip kanser hücrelerini ifade ederken, “10” aşırı hızlı ilerleme ve çoğalma kapasitesine sahip tümör anlamını taşır.

gleason skoru

Gleason Skoru

Gleason Skor 2-4: İyi differansiye (iyi nitelikte farklılaşma gösteren) kanser hücreleri

Gleason Skor 5-6: Orta differansiye kanser hücreleri

Gleason Skor 7-10: Kötü differansiye kanser hücreleri

Yüksek “Gleason Skoru” yani aşırı hızlı çoğalma kapasitesine sahip tümörlerde, teşhis edildiğinde, prostat dışına yayılım ihtimalinin yüksek olduğu bilinmektedir. Düşük Gleason Skoru’nda daha az agresif ve daha iyi prognoz (kür için olasılık ya da tedavi sonrası uzun dönem kansersiz yaşam) söz konusu iken, yüksek Gleason Skor’unda hızlı agresif kanser hücreleri nedeniyle uzun dönem prognoz ve kanser yayılımsız yaşam süresi daha sınırlı oranlarda kalmaktadır.

Prostat biyopsi örneklerinin patolojik değerlendirilmesi sonrasında elde edilen sonucun yorumlanması için doktorunuzla görüşmeniz gereklidir. Zira elde edilen raporda, prostat kanseri olduğu durumlarda kanserin görüldüğü prostat alanı ya da alanları, kanserin ilerleme potansiyeli oldukça önemlidir. Patolojik değerlendirmeden sonra prostat kanseri varlığı ortaya konulmuşsa, öncesindeki prostat muayene özellikleri ve kan PSA düzeyine göre ek bazı tetkiklere gerek duyulabilir. PSA 10 ng/ml altında ise ek başka tetkike genellikle gerek duyulmaz. Prostat içinde sınırlı kalmış prostat kanseri olarak öngörülür ve tedavi alternatifleri sunulur. Ancak PSA 10 ng/ml. den fazla ise kemik sintigrafisi ile tüm vücuttaki kemiklerin taranması (zira prostat kanseri en sık kemiklere yayılım gösterme potansiyeline sahiptir) ve gerektiğinde karınaltı alanının bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi istenecektir.

Gerekli görülen tüm tetkiklerin ardından tümörün klinik yapısı ortaya konularak o duruma uygun tedavi seçeneği hasta ile görüşülecektir.

Multiparametrik Prostat MR

Klinik anlamlı prostat kanserinin evrelemesinde, risk değerlendirmesinde ve lokasyonunun teşhisinde oldukça değerli bilgiler veren bir tanı yöntemidir.

T2 ağırlıklı, diffüzyon, perfüzyon (dinamik kontrast tutan görüntüleme) ve spektroskopik görüntüleme kombinasyonu bu çoklu parametrik değerlendirmenin temelini oluşturur. Ancak T2 ağırlıklı ve diffüzyon görüntüleme esas kısmını oluşturmaktadır.

mpMRI görüntülemedeki morfolojik değerlendirme için kombine kullanılan T2WI, DWI, DCE ve MRSI aşamaları ile prostat kanserinin teşhisi, kanser dokusunun prostat bezi içindeki lokalizasyonu ya da lokasyonları, prostat kanserinin evrelendirmesi konusunda detaylı bilgi vermektedir.

mpMRI görüntülemedeki morfolojik değerlendirme için kombine kullanılan T2WI, DWI, DCE ve MRSI aşamaları ile prostat kanserinin teşhisi, kanser dokusunun prostat bezi içindeki lokalizasyonu ya da lokasyonları, prostat kanserinin evrelendirmesi konusunda detaylı bilgi vermektedir. Ancak özellikle T2WI ve DWI prostat kanser evrelemesinde, risk ayrımında, tümör lokalizasyonunda ve teşhisinde önemli bilgiler vermektedir. Bu nedenle prostat kanserinin değerlendirilmesinde kullanılması önerilen MRI tekniği yüksek rezolüsyonlu T2WI ve en az iki fonksiyonel MRI tekniğinin kombine edildiği multiparametrik MRI (mpMRI)’dır. T1 ağırlıklı görüntüler prostat bezinin yapısının değerlendirilmesinde ve tümör varlığın ayırt edilmesinde sınırlı etkinliğe sahiptir. Bu T1 ağırlıklı görüntünün kullanıldığı asıl alan biyopsi sonrasındaki kanamanın değerlendirilmesinde olabilir.

T2-WI prostat MRI değerlendirilmesinin en ağır etkili görev yapan elemanıdır diyebiliriz. Yüksek uzaysal rezolüsyon sağlayarak prostat içindeki zonlara ait anatomiyi (periferalzon, santral zon, transisyonelzon, ejakülatör kanallar, anteriorfibromuskulerstroma, seminal veziküller, üretra) ortaya koymamızı sağlar. Ayrıca damar sinir demetinin ayırt edilmesinde de etkilidir. Periferalzon T2WI ile yüksek yoğunluklu sinyallere sahiptir (Şekil-a beyaz ok) ve bu aslında yüksek su içeriğini gösterir. Periferalzondaki kanser dokusunda düşük sinyalli bir alan şeklinde görülür. Ancak periferalzondaki düşük T2 sinyaller prostatit, skar dokusu ve radyasyon sonrasındaki değişiklikleri de gösterebilmektedir. Periferalzondaki T2WI yoğunluğunun derecesi, kanser dokusundaki Gleasongrad ile uyumludur. Yüksek Gleasongradkomponent, daha düşük yoğunlukta sinyal alanlarında görülür. Bu nedenle T2 WI prostat kanserinin risk olasılığını da ortaya koymak için önemlidir.

DWI (Diffusion weigthed imaging)

Dokudaki su moleküllerinin Brownian hareketini (Şekil-3) ölçerek fonksiyonel görüntü alınmasını sağlamaktadır. MRI incelemede Açık Diffüzyon Katsayısı (ADC) ya da moleküllerin net yer değiştirmesi su difüzyonunun hareketindeki kısıtlama olup olmadığını belirtir. Bunun hesaplanması için en az iki set görüntüleme ile farklı manyetik alanda elde edilen molekülün hareket süresi ve hızının değerlendirmesi ile mümkündür (b değeri).  DWI sonucunun elde edilmesinde ADC’nin hesaplanması için en az 2 b faktörünün olması gereklidir. Daha fazla b değeri ölçümü tabii ki  ADC sonucun daha doğru elde edilmesini sağlayacaktır. Düşük ADC değeri kanser dokusunun ayrıt edici özelliğini göstermektedir. ADC değeri DWI mutiparametrik MRI için oldukça önemli fonksiyonel görüntüleme tekniği olarak, özellikle kanser dokusu ile diğer iyi huylu anormal dokuların (prostatit, skar dokusu vb gibi) ayırt edilmesinde oldukça yardımcıdır.

DCE (Dynamic contrast-enhaced perfusion imaging)

Bu görüntüleme tekniği, damardan (intravenöz) uygulanan gadolinium kontrast materyalinin verilmesinin hemen öncesinde, sırasında ve hemen sonrasındaki T1 ağırlıklı ölçümlerin alınması ile tümör dokusundaki anjiogenezisi değerlendirir. mpMRI’da DCE görüntülemesinde tümör dokusu erken ve hızlı şekilde kontrast maddeyi yüksek yoğunlukta tutar ve çok hızlı boşalır.

Bilgisayarlı Tomografi

Özellikle prostat çevresinde lenf bezlerinde kanser yayılımın olup olmadığını anlamamıza yarayan standart bir tetkiktir.

MR

Özellikle prostat çevresinde lenf bezlerinde kanser yayılımın olup olmadığını anlamamıza yarayan standart bir tetkiktir.

Nükleer Tıp Testleri

PSMA Ga 68 Testi

Bu nükleer tıp testi son yıllarda ortaya çıkmış ve prostat kanserinin evrelendirilmesinde çığır açma potansiyeli olan özel bir testtir. Standart kemik sintigrafisinin üzerinde prostat kanserinin hangi lenf bezlerine kadar sıçrama yaptığını gösterecek kadar ileri bir testtir. Yüksek risk grubunda olan ve ameliyat veya ilaç tedavisi arasında kalınan, hastalığın ileri seviyede olduğu düşünülen ama net emin olunamayan durumlarda son derecede etkindir.

FDG PET Testi

Prostat kanserinde PSMA Ga68 testis bulunduktan sonra etkisi azalan standart bir testtir.

Kemik Sintigrafisi

Prostatın en sık olarak kemiklere metastaz yaptığı gerçeği nedeniyle özellikle PSA seviyesi 20’nin üzerinde olan hastalarda ga 68 PSMA testis yaptıramayan hastalarda kemiklerdeki hastalığı taramak için kullanılan testtir.

Prostat Kanserinde Evrelendirme Nasıl Yapılır?

Prostat Kanserinde Evreleme

Prostat biyopsisi, Tomografi veya MR , Nükleer Tıp testleri yapıldıktan sonra ilk evreleme klinik evreleme olarak yapılır. Hasta ameliyat için uygun bulunduktan sonra biyopsi tekrar patolojiye gönderilir ve bu kez kesin olan Patolojik Evrelendirme yapılır.

Biyopsideki doku örneklerinin Gleason skoru ile ameliyat sonrası çıkartılan prostat dokusunun tümünün patolojik incelenmesi sonucu Gleason skor farklı olabilir. Bunun nedeni o farklı olan skor derecelerinin biyopsi örneklerine denk gelmemiş olması olarak yorumlanabilir.

Prostat kanserinin hastalık evreleri ve farklılaşma-ilerleme potansiyeli (grade) Prostat kanser evreleri (TNM sınıflaması): (Burada T: Tümörü, N: Lenf nodülünü, M: Uzak metastazı temsil etmektedir)

Tümör:

Tx: Tümör varlığı değerlendirilmemiştir

T0: Tümör yok

T1: Klinik olarak parmakla ve görüntü ile tespit edilemeyen tümör

T1a: Diğer bir nedenle yapılan ameliyat sırasında saptanmış ve örneklerin %5’inden az olan tümör

T1b: Diğer bir nedenle yapılan ameliyat sırasında saptanmış ve örneklerin %5’inden fazla olan tümör

T1c: Prostat muayenesi normal, prostat biyopsisinde tespit edilmiş tümör

T2: Tümör prostat içinde sınırlı ve muayenede hissedilebiliyor

T2a: Prostatın bir yanının yarısından azında tümör var

T2b: Prostatın bir yanının yarısından fazlasında tümör var

T2c: Prostatın her iki lobunda da tümör var

T3: Tümör prostat kapsülünü aşmış

T3a: Tümör prostat kapsülünü aşmış

T3b: Tümör seminal veziküllere (meni kanalı) sirayet etmiş

T4: Tümör seminal vezikül dışındaki diğer komşu organlara da sirayet etmiş

T4a: Tümör mesane boynuna da sirayet etmiş

T4b: Tümör prostat altındaki kaslara ve pelvik tabana sirayet etmiş

prostat kanseri evreleri

Lenf Bezleri:

Nx: Bölgesel ak kan (lenf) bezlerinde örnekleme yapılmamış

N1: Bölgesel lenf bezlerinde < 2 cm tek bir adet lenf bezinde tümör var

N2: Bölgesel lenf bezlerinde 2-5 cm arasında ya da 5 cm.den büyük olmayacak şekilde birçok lenf bezinde tümör var

N3: Bölgesel lenf bezlerinde > 5 cm boyutunda lenf bezinde tümör var

Uzak Metastaz:

Mx: Uzak organlara tümör yayılımı konusunda değerlendirilmemiş

M1: Uzak organ metastazı var

M1a: Uzak lenf bezlerinde tümör var

M1b: Kemiklere sirayet etmiş tümör yayılım var

M1c: Diğer organlarda tümör yayılımı var

Prostat Kanseri Tedavisi Nasıl Planlanır?

Organa Sınırlı Prostat Kanseri

Prostat kanserinin prostat içerisine sınırlı olması ve hastanın genel sağlık durumunun en az 10 yıl daha yaşayabileceğini göstermesi durumunda prostatın ya tamamen çıkartılması (radikal prostatektomi) ya da radyoterapi ya da ışın tedavisi ile tamamen kurutulması gereklidir. Bu safhadaki hastalarda ilaç tedavisinin yeri yoktur.

Lokal İleri Evre Prostat Kanseri

Prostat kanseri eğer prostat dışına taşmış ama başka organlara sıçramamış ise ilaç tedavisi ile beraber radyoterapi verilir ve bir süre sonra ilaç tedavisi kesilir. Çok özel durumlarda ise prostat ameliyatı (radikal prostatektomi) yapılıp üzerine ilaç ve radyoterapi verilebilir.

İleri Evre Prostat Kanseri

Bezeler ve Kemik gibi başka organlara sıçraması durumunda tedavi sadece ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinin etkinliği 1-10 yıl arasında sürer. İlaç tedavisindeki ana amaç vücuttaki erkeklik hormonunun yok edilmesidir. İlaç tedavisini kullanmak istemeyen ya da maddi nedenlerle kullanamayan kişilerin testislerinden yapılan bir operasyon ile erkeklik hormonu üreten bölgeler çıkartılır. Bu tedavi esnasında hastanın kemik erimesi olmaması için bazı özel ilaçlar da verilir. Erkeklik hormonundan bağımsız hale gelen kanserlerde kemoterapi ya da kanser ilaç tedavisi başlar. Son yıllarda bazı aşı tedavileri de geliştirilmiş ve uygulanması başlatılmıştır.

Yayılmış Hastalık (Metastatik) veya Tekrarlayan (Nüks) Prostat Kanseri Tedavisi

Yayılmış hastalık (Metastatik) veya tekrar eden prostat kanseri tedavisi radikal prostatektomi veya radyoterapi sonrası yükselen PSA değerleri ile kendini gösteren prostat kanseri nüksü (tekrarlaması) çok özel tedavileri gerektirir. Tedavisinde ameliyat, radyoterapi veya hormon ilaç tedavileri beraber ya da birbirini takip ederek uygulanabilir.

Standart hormon ilaçlarının etkinliği metastatik hastalarda günün birinde mutlaka yok olacak ve hastanın PSA değerleri yükselecektir. Bu durumda yeni geliştirilen ve ülkemizde bulunan bazı yeni ilaçlar yaşamı uzatabildiği gibi vücut ağrılarını da etkin şekilde kesebilmektedir. Bu yeni ilaçlar genellikle ağızdan alınmakta ve çok iyi tolore edilmektedir. Yeni androjen baskılayıcı bu ilaçları üroloji hekiminizle mutlaka tartışmalı ve uygun olup olmadığınızı öğrenmelisiniz.

Prostat Kanseri Ameliyatı Sonrası Erken Dönemde Cinsel Fonksiyon Nasıl Korunur?

Sinir koruyucu radikal prostat kanseri cerrahisinden sonra, peniste ereksiyonu sağlayan sinir ve damar demeti korunmuş olsa bile, ereksiyonun kazanılmasında bir süre geçmesi gerekebilir. Bu süre birkaç hafta ile 1-2 yıl arasında değişebilir. Bu çok farklı iyileşme sürecinin birçok nedeni olabilir. Bunlar:

  • Yaş
  • Ameliyat öncesindeki ereksiyon durumu
  • Ereksiyon kalitesini etkileyebilecek risk faktörleri (sigara içme, diabet, hipertansiyon gibi)
  • Cerrahi sırasında sinir demetine yakın bölgelerde kanama kontrolü için fazla koter kullanımı
  • Cerrahi sırasında sinir demetinin çok gerilmesine bağlı geçici sinir hasarı
  • Değişik sinir demeti anatomisi nedeniyle sinir demetinden bazı sinirlerin çıkartılmış olması

Penil Rehabilitasyon adı verilen bu tedavi içinde;

  • Düzenli PDE5 inhibitörü denen bilinen sertleşmeyi kuvvetlendiren ilaçlar
  • Penis içerisine iğne yardımı ile verilen ilaçlar
  • Düşük yoğunluklu penise şok dalga tedavisi
  • Penise vakum tedavisi

mevcuttur.

Oldukça etkin olan bu sistem ile bir yılın içerisinde sinir koruyucu ameliyat olan erkeklerin %50-80’inde cinsel fonksiyonlar korunabilmektedir.

Prostat kanseri tedavisi ve korunma yollarında alternatif tedaviler:

  • Kırmızı etten uzak durmak
  • Doymuş yağ asitlerinden uzak durup doymamış yağ asitleri (zeytinyağı) tüketmek
  • Balık ve balık yağı tüketmek
  • Günde iki bardak nar suyu tüketmek
  • Kilo almamaya çalışmak
  • Düzenli egzersiz yapıp aşırı güneşlenmekten kaçınmak
  • Aşırı C vitamini ve çinko içeren vitamin haplarından kaçınmak
  • Bol miktarda karnıbahar, brokoli, ıspanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeleri tüketmek